Birleşik Krallık‘taki yetişkinlerin %83’ü, üretken yapay zeka (GenAI) araçları hakkında bilgi sahibi. Ancak yapılan bir anket, yapay zekanın çevresel maliyetleri konusunda da endişelerin arttığını gösteriyor. Katılımcıların neredeyse yarısı (%45) şirketlerin, GenAI teknolojilerinin çevresel etkilerini daha şeffaf bir şekilde paylaşmalarını istiyor. Bu araştırma, üretken yapay zekanın yükselen popülaritesinin çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini daha fazla gündeme getiriyor.
Yapay Zeka ve Enerji Tüketimi: Gerçekten Ne Kadar Maliyetli?
Her ne kadar yapay zeka kullanıcılar için faydalı ve verimli araçlar sunsa da, ardında büyük bir enerji tüketimiyatıyor. Veri merkezleri, yapay zeka uygulamalarını çalıştırmak için devasa miktarda elektrik harcıyor. GenAI, büyük dil modellerinin eğitimi ve kullanıcı sorgularının işlenmesi için kapsamlı veri merkezlerine dayanır. Örneğin, basit bir Google araması enerji açısından çok az tüketirken, üretken yapay zeka talepleri bu miktarın on katı kadar enerjikullanabilir.
Morgan Stanley’nin verilerine göre, üretken yapay zeka ile ilgili enerji talepleri 2027 yılına kadar yıllık %70 artacak. Bu, örneğin İspanya’nın 2022 yılındaki elektrik tüketimine denk bir enerji miktarına tekabül edebilir. Durum böyleyken, teknoloji şirketlerinin çevre dostu uygulamalar geliştirmeleri ve sürdürülebilir çözümler sunmaları giderek daha fazla önem kazanıyor.
Birleşik Krallık Tüketicilerinin Talepleri: Daha Yeşil AI Çözümleri
Birleşik Krallık’taki anket, tüketicilerin yapay zeka araçlarının çevresel etkilerini daha fazla sorguladığını gösteriyor. Katılımcıların %18’i, üretken yapay zeka sağlayıcılarının çevresel etkileri konusunda sorumluluk taşıması gerektiğini ifade ederken, sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği odaklı ürünlere ekstra ödeme yapmaya hazır olduklarını belirtenlerin oranı ise %10.
Anketin bir başka ilginç bulgusu da, katılımcıların üçte birinin, üretken yapay zeka araçlarını kullanırken çevresel etkileri hatırlatan bilgilendirme mesajları görmek istediğidir. Bu, kullanıcıları daha bilinçli bir şekilde yapay zeka kullanmaya teşvik edebilir ve şirketleri daha yeşil çözümler benimsemeye zorlayabilir.
Yapay Zeka ve Çevre Dostu Politikalar: Şeffaflık Artıyor
Bu endişelere çözüm arayan şirketler ve politika yapıcılar ise harekete geçmiş durumda. Amerika Birleşik Devletleri‘nde bu yılın başlarında Yapay Zeka Çevresel Etkileri Yasası sunuldu. Bu yasa, AI şirketlerinin karbon emisyonlarını raporlama ve ölçme yöntemlerini standartlaştırmayı amaçlıyor. Ayrıca, geliştiricilere sistemlerinin çevresel etkilerini daha şeffaf bir şekilde açıklamaları için bir çerçeve sunuyor.
Teknoloji devleri de bu durumu ciddiyetle ele alıyor. Salesforce gibi şirketler, yapay zekanın karbon ayak izinin ölçülmesi için yasal düzenlemeleri desteklediklerini belirtti. Uzmanlar, enerji verimli donanımlar, yenilenebilir enerji kaynakları ve sürdürülebilir soğutma sistemleri gibi çözümlerle yapay zekanın çevresel etkilerini azaltmayı öneriyorlar.
Çevresel Etkilerle Mücadelede Hızlı Adımlar Atılmalı
Yapay zekanın çevresel etkilerinin azaltılması için önlemler alınması acil bir gereklilik haline gelmişken, CloudNine PR sahibi Uday Radia‘nın dediği gibi, üretken yapay zekanın hayatımıza katabileceği değer büyük, ancak bu teknolojilerin kontrolden çıkmadan önce daha sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiği konusunda zamanla yarışıyoruz. Eğer bu sorunlar göz ardı edilirse, yapay zekanın çevresel etkileri hızla büyüyebilir.
Sonuç: Sürdürülebilir AI Geleceği İçin Ne Yapılmalı?
Üretken yapay zeka araçları, hayatımızı kolaylaştıran önemli gelişmeler sunsa da, çevresel etkileri göz ardı edilmemeli. Birleşik Krallık’taki tüketiciler, bu araçların çevre dostu olmasını bekliyor ve daha fazla şirketin bu konuda şeffaflık göstermesini talep ediyor. Yapay zekanın hızla büyüyen enerji taleplerine karşı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve çevre dostu politikalar geliştirerek, sürdürülebilir bir teknoloji geleceği mümkün olabilir.